Türkiye, Kentsel Dönüşüm ile Yeniden Yapılanıyor!
AKTİFHAN GRUP, Kentsel dönüşüm projelerinde, uygulama yapılacak alanlarda yaşayan halkın projeye katılımının sağlanması için çalışmalar yapmaktadır. Projenin geliştirildiği alanda yaşayan insanların mağdur olmaması için her süreci ortak yürütmek temel prensibi ile proje alanında yaşayan insanların beklentilerini ve isteklerini önemseyerek, uygulama aşamalarında projeye katılım göstermeleri sağlanarak daha sağlıklı ve beklentilere uygun projeler ortaya çıkarılmaktadır.
Kentsel dönüşüm projelerini, insanları anlayarak ve süreçleri ciddiyetle yürüterek, stratejileri ve bütün politikaları doğru geliştirmek en önemli unsurdur.
Kentsel Dönüşüm uygulamalarında hukuki süreçlerin iyi yönetilmesi ve kontrol edilmesi de bir diğer önemli noktadır. AKTİFHAN GRUP, bünyesinde hukuk departmanı bulunduran ve süreçleri çok iyi bilen bir uzman ekibe sahiptir. Bina risk tespitinin yapılması ile başlayan ve yapı tamamlandıktan sonra anahtar teslimi ve iskan alınması ile sonlanan bütün süreçlerin doğru yönetilmesi kentsel dönüşümün en önemli kuralıdır.
AKTİFHAN GRUP; Afet Riski taşıyan tüm binalarınızı kentsel dönüşüm kanunu kapsamında süreçleri en doğru şekilde yöneterek sizlere daha yaşanabilir yapılar, güvenli ve huzurlu yaşam alanları sunmayı hedefler.
KENTSEL DÖNÜŞÜM
Son dönemde Türkiye’deki neredeyse herkesin yakından ilgilendiği, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nın 16/5/2012 tarihinde çıkartmış olduğu kentsel dönüşüm yasası olarak da bilinen 6306 sayılı “Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi" yasasıdır.
Kentsel dönüşüm yasasının amacı; başta deprem olmak üzere, sel, heyelan, kaya düşmesi, çığ vb. afet riski altında bulunan bölgelerin ve risk dışında kalan, ekonomik ömürlerini tamamlamış, eski ve hasarlı binaların tasfiyesi ve yerine, sağlıklı, güvenli, standartlara uygun yaşam alanlarının oluşturulması ve olası afetlerde can ve mal kayıplarının önlenmesidir. Dönüşümün bir başka boyutu ise çarpık kentleşmenin etkilerinin azaltılarak modern, refah seviyesi yüksek, tarihi ve doğal dokusu muhafaza edilmiş marka şehirler oluşturmaktır.
Kentsel dönüşüm, göç ve hızlı kentleşme sonucunda oluşan çarpık, dayanıksız, ekonomik ömrünü yitirmiş ve sağlıksız yapıların veya alanların yeniden yapılandırılmasını amaçlayarak yapılmıştır. Bu şekilde kentlerin yaşam standartları iyileştirilerek, yaşanabilir ortamlar oluşturulmuş olur.
TÜRKİYE’DE KENTSEL DÖNÜŞÜMÜN TARİHÇESİ
Her Ne kadar Kentsel dönüşüm kelimesi hayatımıza yeni girmiş gibi görünse de Aslında Kentsel dönüşüm çalışmaları 1980 li yıllarda başlamıştır.
1984 yılında, 2981 sayılı “İmar ve Gecekondu Mevzuatına Aykırı Yapılara Uygulanacak Bazı İşlemler ve 6785 Sayılı İmar Kanununun Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkındaki Kanun", yani Halk arasında Gecekondu kanunu diye bilinen kanun Kentsel dönüşümün Türkiyedeki başlangıcıdır. Gecekondu dönüşüm sürecinde çok önemli bir rol oynamıştır bu kanun. 1980’lerin sonunda kentsel dönüşüm projeleri belediyelerin gündeminde yer almaya başlamış ve bu bölgelerin modern kent mimarisine uygun hale getirilebilmesi amacıyla geliştirilen projelerin hayata geçirilmeye başlamıştır.
Daha sonraki Kentsel dönüşüm projeleri, doğal afet, sit alanlarının korunması ve turizm, merkezi iş alanlarının düzenlemesi ve dönüştürülmesi gibi projeler ile devam etmiştir.
1995 yılında Kiptaş’ın hayata geçirmiş olduğu Başakşehir ve Hilalşehir konut projeleri kentsel dönüşüm projelerinin en önemli örnekleridir.
2003 yılına gelindiğinde planlı kentleşme ve toplu konut anlayışından yola çıkan ve kentsel dönüşümün lokomotifi konumunda olan TOKİ’nin geliştirmiş olduğu hasılat paylaşımı ile kendi kaynağını yaratma modeli sayesinde 10 yıl içerisinde toplam 500.000 konut tamamlanmıştır.
Gündemimizi en çok meşgul eden ve 2012 yılında yürürlüğe giren “6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun” ile tüm Türkiye’yi kapsayan kentsel dönüşüm seferberliği başlamıştır.
"Kentsel dönüşüm, ülkemizin deprem riskli binalardan yeni modern binalara kavuşması için hazırlanan en büyük sosyal projedir.
Kentsel dönüşüm sürecinde ülke genelinde deprem tasarımının, malzeme dayanımının yetersiz olduğu ve mühendislik hizmeti almamış kaçak binalar dahil yüz binlerce yapının yenilenmesi yada güçlendirilmesi gerektiği tahmin edilmektedir.
Dünyada her yıl yaklaşık 500.000 DEPREM meydana gelmekte
VE BUNLARIN 100.000 KADARI HISSEDILMEKTEDIR
17 AĞUSTOS 1999 YILINDA GERÇEKLEŞEN GÖLCÜK DEPREMI'NDE
17.480 kişi yaşamını yitirirken
23.781 kişi yaralandı
285.211 konut, 42.902 işyeri de hasar gördü
Türkiye, Kentsel Dönüşüm ile Yeniden Yapılanıyor!
Unutmayın Deprem değil, binalar öldürür.